FOTOLAR

2 Ekim 2014 Perşembe

Nerede o eski bayramlar...

Yarın bayram başlıyor. Eskiden neşe ile kutlanan, şimdilerde ise bir tatil aracı olarak kullanılan bayramlar. Yinede, benim elimden geldiğince çocuklarıma aşılamaya çalıştığım güzel bayram kutlamaları geliyor. 2 sene önce yazmış olduğum bir yazı var ekte. Sizinle tekrardan paylaşmak istedim çünkü o zamandan bu zamana maalesef değişen hiç birşey yok.

Herkese iyi bayramlar. 

Sevgiyle kalın. 



"Küçüktük…Bayram geldiğinde annemiz babamız nereye giderse oraya gider, büyüklerimizin ellerini öper, kimi zaman bayram paramızı, kimi zaman bez mendilimizi, kimi zaman ise şekerlerimizi cebe doldurur eve dönerdik. Bayramlarda yapılan bu dolaşmalar yoğun olunca tabiki bir çocuk olarak sıkılırdık zaman zaman. Biraz daha büyüyünce “anne ben gelmesem olmaz mı?”larla ailemizi onlarla gitmemeye ikna etmeye çalışırdık. Eskiden İstanbul böyle miydi? Evin boş kalmaz, telefonun susmazdı, dolu dolu yaşardık bayramı, onca gezip dolaşmaya rağmen çoğu zaman mutlu da olurduk. Kim olmaz ? Cepler dolmuş tabi, hasılat iyi :)
Ya şimdi…Evlerin dolmasını bırakın, telefonlar bile doğru düzgün çalmaz oldu. Neden ? Çünkü artık mesaj var. “Bayramınızı kutlar, nice güzel bayramlar geçirmenizi dilerim”in çeşitli versiyonlarından oluşan binlerce mesaj. Ben yapmıyor muyum? Yapıyorum tabi ama aslında yapmamalıyım. Ya ararsın, ya ziyaretine gidersin ama mesajla bayram kutlanmamalı…
Biz İzmir'liyiz…Küçükken İzmir'den ayrılmış ve baba mesleği dolayısıyla bir şekilde İstanbul’a yerleşmişiz o yüzden büyüme İstanbul diyoruz. Eskiden hatırlarım, sürekli bir yerlere giderdik ya da bize gelirlerdi. Tabi biz ve teyzemler hariç tüm sülalemiz İzmir’de olduğundan bayramlarda İzmir’e de gittiğimiz olurdu. Doya doya yaşardık bayramı. Aslında yaşarmışız demek daha doğru olur çünkü şimdi çok daha iyi anlıyorum ve özlemle anıyorum.
İnanırmısınız eksikliğini yaşıyorum o güzel bayramların. Çocuklarıma bayramı hissettirmeyi, el öpmenin ne demek olduğunu bilmelerini sağlamaya çalışıyorum elimden geldiğince. O yüzden biz bayramlarda genellikle eşimin memleketi Manisa’nın bir ilçesi olan Alaşehir’e gideriz. Bayram orada gerçek anlamda bayram olarak yaşanıyor. Evler doluyor, telefonlar susmuyor. Tepsi baklavalar, evlerde pişen ikramlar, çikolatalar, şekerler, miniklere minik hediyeler, bayram paraları…Sokaklar kalabalık, insanların yüzü gülüyor ve çocuklarım orada anlıyorlar bayramın ne demek olduğunu.
Günümüz koşulları, geleneksel örf ve adetlerimizin yok olmasına neden oluyor maalesef. Yoğun çalışma koşulları, stresle geçen günler, haftalar, aylar ve bir an önce gelmesi beklenen bayram tatilleri. Neden ? Çünkü tat ile gidilecek. Artık bayramlar bir tatil fıtsatı olarak değerlendiriliyor ve dolayısıya ziyaretler her geçen gün azalıyor. Eğer biz büyükler bu bayramları çocuklarımıza yaşatmazsak iyice kopacaklar ve belkide biz ailelerini bile ileride bayramda ziyaret etmeyi atlayacaklar.
Ne kadar önemli olduğu kişiye göre değişir, belki kimimizin umurunda değil ama benim için önemli ve ben bu kutlamaların azalmasına inanın çok ama çok üzülüyorum.
Zaten görünen o ki az kaldı yakında hiç bir şekilde bayram kutlayamayacağız, Çocuklarımıza hiçbirşey bırakamayacağız…Ne dini bayramlarımızı, ne 29 Ekimleri, 23 Nisanları, 19 Mayısları… :(
Hepinizin geçmiş bayramları kutlu olsun
Sevgiyle kalın…"

Doğan büyüyor...

Demir'im 5 aylık oldu bugün.

Bir fotoğrafçı anne olarak tabii ki elime böyle bir fırsat geçmiş bende bundan faydalanıp doyasıya fotoğraf çekmeye çalışıyorum. 

Her ay yaptığım gibi bugün Demir'le ay fotoğrafı çektik. Oğluşum bugün tam 5 ayını bitirdi. 
Malum Ekim ayındayız ve sonbahar yaprakları etrafı sardı bizde böyle bir konsept yapalım dedik. Demir poz vermede beni hayli zorlasada biraz birşeyler yakalayabildim. 

Yenidoğan fotoğrafçılığı, bebek, çocuk çekimleri en zor çekimlerdir. Çünkü karşındaki modelin sana poz vermesini bilmez ve en güzeli sen onu doğal fotoğraflarsın ama canında çıkar. Sonuca baktığında da değdiğini anlarsın. Bizim çekimde de ben yoruldum, o yoruldu ve emdikten sora uyudu. Ben bu anı kaçırırmıyım? Tabii ki hayır. Hemen makinamı kaptığım gibiiii Demir'i yatırdım ve bastım deklanşörüme. 

Doğan büyüyor demiştim başlığımda. Gerçekten de zaman nasıl geçiyor hiç anlamıyorum. Doğduğu gün daha gün gibi aklımda. 

Buyrun sizi Demir'le baş başa bırakayım biraz. 
Bakarken duanızıda eksik etmezseniz ne mutlu bize. :)

Sevgiyle kalın. 
Didem










1 Ekim 2014 Çarşamba

Emziren anne, anne sütü eşittir daha sağlıklı bir bebek

Kimi annenin kabusu, kimi annenin özlemi, kimi annenin ise vazgeçilmezidir "EMZİRME".

Ve benim hiç anlamadığım bir durumdur, kendi bedenini düşündüğü için EMZİRMEYEN anne.

Anne olan bilir, aksi bir durum olmadığı takdirde ( sütün gelmemesi, hastalık durumu vs.) bebek ile anne arasında en sıkı bağların kurulduğu anlardır emzirme anları.
Bebeğin ilk doğduğu andan itibaren emme refleksi ile doğup rahat ettiği belkide tek yerdir.
Hasta olduğunda, ağladığında... tek huzur bulduğu yerdir oysa ki. Hele ki anne sütüyle beslenen çocukların daha az hastalandığını bir çok çalışma kanıtlamıştır. 



Bedenime ve sağlığım elverdiğince 3 çocuğumuda emzirdim. Hatta üç numara daha yeni doğduğu için halen daha emziriyorum ve inşallah mümkün olduğunca da emzirmeye devam edeceğim. İlk oğlumda 6.5 ay emzirebilmiştim. Maalesef işe geri dönmem ile birlikte o emmeyi daha çabuk bıraktı. İkinci oğlumda 14 ay emzirdim. O ise, işe gitsemde dönüşümde beni heyecanla bekliyor ve bu mutluluğu bana yaşatıyordu. Ne zaman dişleri çıktı ve dişiyle çiğnemeye başladı o zaman yavaş yavaş dur demek zorunda kaldım. Yoksa meme ucu kopması yaşayabilirdim. Şimdi ise minik oğlum 5. ayını bitiriyor ve şükürler olsun hala emiyor. Bir ara gün içinde sürekli emdiğinden sütüm azalıyor, onu doyurmuyordu ve dolayısıyla istemesemde arada az az ek mama veriyordum fakat belli bir süre sonra ek mamayı(biberonu) reddetti ve sırf memeye döndü şükürler olsun.

Zorlukları yok mu? Var. Gece her uyandığında emzirmek, emzirme sürelerini takip etmek. Ummadığınız bir anda, bir yerde emzirmek durumunda kalmak. Meme ucunuzun yara olması gibi gibi...Ama bunlar çözümü olmayan, bahanesi olan şeyler değil. Sonra inanın bugünleri çok arıyorsunuz ne kadar zorluk çekmiş olursanız olun.

Emzirme konusunda hiç çekinmedim. Zaten şu anda emzirme örtülerinin yardımıyla heryerde kolaylıkla emzirebiliyoruz. Bebeğimizin ihtiyacını karşılamak toplum içinde emzirmemize engel olmamalıdır diye düşünüyorum. Ben artık üç çocuk tecrübesiyle zaten heryerde herşekilde emzirir duruma geldim. Yeter ki bebeğim beslenmesinden geri kalıp ağlama krizine girmesin. Gün içerisinde uyuyup uyanıp sürekli emdiğinden pompa ile sağıp depolama şansım olmuyor ki eve bırakıp bir yere gidebileyim. Eğer ki sütünüz fazla fazla geliyorsa mutlaka sağıp depolayın derim. Faydasını görürsünüz mutlaka. Ayrıca sütünüzün fazla gelip göğsünüzde kalması ise sizde ateşe ve titremeye neden olabilir.

Sütüm çok az diyen annelere ise önereceğim şudur ki, damla halinde bile gelse bebeğinizi memenizden ayrı tutmayın. Alacağı bir kaç damla sütün onun sağlığında etkisi mutlaka olacaktır.

Sütü gelmediği için emziremeyen annelerimize ise şunu diyebilirim, başta sürekli deneyin. Gelmiyor diye bırakmayın. Baktınız artık gerçekten hiç gelmiyor ve siz elinizden geleni yaptınız ( süt arttırmak için doğru beslenme ve dinlenme), üzülmeyin demmekki böylesi nasipmiş.

Bu yazımı bu haftaya özel yazmak istedim. Medyada görmüşsünüzdür. 1-7 Ekim haftası Emzirme Haftası olarak kutlanıyor ve çeşitli etkinlikler düzenlenyor.

Aşağıda Türk Pediatri Kurumunun yapmış olduğu bir yayından alıntıyı sizinle paylaşmak istedim :

"Bu çok özel haftanın önemi vesilesi ile anne sütünün sayılamayacak kadar fazla olan faydalarını da bilerek 10 temel noktaya dikkat çekmek istedik:

  • Emzirmeye doğumu izleyen dakikalar içerisinde başlanmalı ve gün içerisinde çocuk gereksinim duydukça da devam edilmeldir.

  • Anne sütü, yenidoğan ve süt çocukları için ideal bir besindir. Bu dönemdeki çocukların gelişmesi için ihtiyacı olan tüm besin öğelerini içerir.

  • Emzirme anne sağlığı açısından da çok önemlidir. Meme ve over kanserlerinin oluşum sıklığını azaltır. Ayrıca emziren anneler doğum öncesi kilosuna hem daha kısa sürede hem de daha sağlıklı bir biçimde dönebilir.

  • Anne sütü ile beslenmenin çocuk sağlığına uzun dönemde de faydaları vardır. Erişkin dönemde hem hiperkolestrolemi hem de hipertansiyon anne sütü ile beslenenlerde daha az görülür. Ayrıca Tip-2 diyabete, obeziteye ve metabolik sendroma bilindiği üzere anne sütü ile beslenen çocuklarda daha az sıklıkla rastlanır.

  • Formula ile beslenmenin önerilmemesinin bir nedeni de içme suyuyla bulaşan hastalıkların sıklığının daha fazla rastlanmasıdır. Bu anlamda anne sütü daha hijyenik bir besin öğesidir. Ayrıca mama hazırlama aşamasında yapılabilecek hataların önüne geçilmiş olur. Bilindiği üzere fazla seyreltilerek hazırlanan mamalar malnütrisyona neden olabilecekken daha kıvamlı hazırlanan mamalar da osmotik ishale ve sindirim sistemi kanamalarına neden olabilmektedir. Yine özellikle son yıllarda artan besin allerjilerinin oluşma sıklığı standart formulalarla beslenen bebeklerde daha fazladır.

  • Çocukla annenin arasındaki sosyal bağın gelişiminde ve ileride oluşabilecek psikiatrik hastalıkların önlenmesinde anne sütü ile beslenmenin olumlu katkıları bulunmaktadır. Bilindiği üzere otizm anne sütü ile beslenen bebeklerde daha az sıklıkta görülmektedir.

  • Anne sütü içerdiği immunglobulinler nedeniyle çocukluk yaş grubundaki ölümlerin en sık iki nedeni olan diyare ve pnomoniden de korur. Ayrıca bir çok viral hastalık anne sütü ile beslenen bebeklerde formula ile beslenenlere göre daha az oranda görülür.

  • Formula ile beslenen bebekler daha fazla antijene maruz kalırlar ve otoimmun hastalıklar anne sütü ile beslenenlerden daha fazladır.

  • Özellikle erken doğan doğan bebeklerde doğum haftasına göre her annenin sahip olduğu süt kendi çocuğu için ideal besinleri ve osmotik yükü içerir. Bu da gelişmesi muhtemel bazı sorunlardan bebeği koruyucu özelliktedir (nekrotizan enterokolit, malnutrisyon...).
Anne sütü hem ulaşılabilirlik hem de maaliyet açısından üstün bir besin kaynağıdır."


Bir diğer yeni araştırma ise 2014 yılı içinde Lansinoh firmasının yapmış olduğu detaylı emzirme araştırması. Bu araştırmaya buradaki linkden ulaşabilirsiniz. Dünya genelindeki annelerin farklı emzirme deneyimleri ve yaklaşımları açık bir şekilde sunulmuştur.
İncelemenizi tavsiye ederim.

Sevgiyle kalın
Didem